Öncülüğü Kültürel Emanetler olan EPOS7 Tarih, Kültür ve Sanat Derneği 18-24 Mayıs Uluslararası Müzeler Haftası kapsamında ‘Kültürel Mirasımızı Nasıl Koruruz’ başlıklıklı zirve gerçekleştirdi.

Konusunda uzman beş konuşmacının katıldığı zirve de ülkemizin yok olmaya yüz tutmuş kültürel mirası tarışma ortamında tekrar gündeme getirildi.

Epos 7 Derneğinin kurumsallaşma sürecinde oluşturulan Çalışma Komiteleri ile birlikte bünyesine aldığı nitelikli genç gönüllüler ilk projelerini gerçekleştirdi.

Toplumsal bilincin güçlenmesi amacıyla düzenlenen ‘’Kültürel Mirasımızı Nasıl Koruruz’’ konulu zirveye Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyesi Sanat tarihçisi, küratör; Prof. Dr ESRA ALİÇAVUŞOĞLU, Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat ve Kültür Yönetimi Bölümü Başkanı, Küratör, Sanat Yazarı Prof. Dr. MARCUS GRAF,  Yiyecek-İçecek Danışmanı, Eğitimci  Osman SERİM, İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Türk Halk Edebiyatı Anabilim Dalı başkanı Kültür, anonim edebiyat, mizah, geleneksel tiyatro ve İstanbul folkloru üzerine çalışmalarıyla tanıdığımız halkbilim uzmanı Prof. Dr. ABDULKADİR EMEKSİZ ve  Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nde Dr. Öğretim Üyesi Sanat Tarihçisi Dr. Mehmet Çağlayan Özkurt konuşmacı olarak katıldı.

EPOS 7 Derneği Başkanı Arzu Sabancı’nın açılış konuşması ile başlayan YouTube üzerinden canlı yayınlanan ve toplam 588 kişinin izlediği zirvenin moderatörlüğünü genç gönüllüler üstlendi.

’Kültürel Mirasın ve Sanatın Korunduğu, Sahnelendiği Bir Kurum Olarak Müzeler’’

Zirvenin ilk konuşmacısı Prof.Dr. Esra Aliçavuşoğlu Kültürel mirası koruma bilincinin olumlu ve olumsuz taraflarını anlattı.Yok edildikten sonra fark ettiğimiz yapıtları hatırlatarak ‘’ Her dönemin ve uygarlığın kendine özgü koruma, saklama ve geleceğe aktarma yöntemleri var.  Bu koruma yöntemlerinin motivasyonu çok çeşitli. Kültürel bilinci oluşturmak ve bu bilinci yönetmek bağlamında müzelerin de işlevselliği tartışmalı… dolayısıyla günümüzde kültürel bilincin çok yönlü bir biçimde irdelenmesi gerekiyor’’ dedi

“Yarının kültürel mirasının bugün nasıl belirlenebileceğini ve korunabileceğini 

Prof. Dr. Marcus Graf konuşmasında yarının kültürel mirasının bugün nasıl belirlenip, toplanıp korunabileceğini sorgulayarak ‘’ Anlamadığımız bir şeyi koruyamayız. Ancak anladıktan sonra takdir etmeye başlar, sever ve önem veririz. Böylece koruma hissimiz ortaya çıkar.’’ ‘’ bunun için, çağdaş sanat bağlamında kültürel hatıraları korumaya yönelik çoğulcu ve bütüncül bir kavramla kolektif bir hafızanın nasıl oluşturulacağı tartışılmalıdır.’’. dedi. 

“’Gastronomideki kültürel mirasımız’’

Yiyecek-İçecek Danışmanı Eğitimci Osman Serim konuşmasına mutfak ve sofra kültürünün, toplumları ülkeleri, coğrafyaları,  sınıfları yani kısaca sosyal aidiyetleri tanımladığını ifade ederek kültürel mirasımızın içindeki önemini vurguladı. Türklerin 2000 yıl süren Orta Asya’ dan Orta Avrupa’ya olağanüstü  bir göç yolculuğunun olduğunu belirterek yol boyunca yerel  gastronomik  kültürlerden ‘’arı gibi bal’’ toplayarak Dünya’da eşi benzeri olmayan bir milli mutfak oluşturduklarını belirtti. Bu uzun yolculuğun sonunda yerleştiğimiz Anadolu’nun ise ‘’Bereketli Hilal’in’’ de yer aldığı  tarımın başladığı ve eşsiz bir kavimler mozaiğine  ev sahipliği yapan sıra dışı bir coğrafya olduğunu ve gastonomimize büyük katkılar verdiğini ilave etti . Somut olmayan bir kültür miras için de yer alan mutfak ve sofra kültürümüze akademik çevreler konuyla ilgili meslek kuruluşları kısacası top yekün sahip çıkarak hakkettiği yere taşımaya çalışmalıyız. Bunu mutlaka ekonomik geri dönüşü de olacaktır dedi.

‘’Yaklaşım, Envanter ve Politikalar Çerçevesinde Kültür’

Prof. Dr. Abdulkadir Emeksiz, ‘‘Yaklaşım, Envanter ve Politikalar Çerçevesinde Kültür’’ başlıklı konuşmasında; sürdürülebilir koruma tedbirleri hakkında bilgiler verdi.  Bu sürdürülebilir koruma tedbirlerinin ana hat çerçevesinde; aktarma, belgeleme ve teşvik öğelerini barındırın 3 temel unsurdan bahsetti. Aktarma denildiğinde resmi eğitim kurumları ya da doğrudan geleneksel usta çırak ilişkisi içerisinde uygun ve yerinde bir aktarma sürecinin olması gerektiğini vurguladı. Belgeleme kısmında; koleksiyon toplamak, kataloglama, suretini çıkarma, yedekleme dahil olmak üzere modern sistemlerle belgelemenin yapılmasının önemine değindi. Teşvik için ise hem kamu kurumlarının, özel sivil toplumlarının ya da gönüllülerin teşvik etmesi ile bu işlerin yürütülebilirlik kazanacağını belirtti.  Bunun için de gerek okul içi eğitim gerekse okul dışı eğitim ile toplumsal farkındalık oluşturulmasının önemine vurgu yaptı.

Alexandre Vallaury’nin Büyükada’daki Principo Palas (Eski Rum Yetimhanesi) Binası Üzerinden Bir Cevap Arayışı

Dr. Mehmet Çağlayan Özkurt, ‘‘Alexandre Vallaury’ninBüyükada’daki Principo Palas (Eski Rum Yetimhanesi) Binası Üzerinden Bir Cevap Arayışı’’ başlıklı konuşmasında; PrinkipoPalas Binası’nın tarihçe ve teknik özellikleri dışında mülkiyet ve koruma tarihi hakkında bilgiler verdi. Europa Nostra ve Avrupa Yatırım Bankası, Büyükada Eski Rum Yetimhanesini 2018 yılında aldığı karar ile de ‘7 Kültür Varlığı’ nihai listesine alındığını belirtti. . “Öneriler bölümünde ise, yapının tıpkı Çelik Gülersoy’un hayalinde olduğu gibi, restore edilerek yeniden bir yetimhaneye dönüştürülmesi ümidinde olduğunu, ancak otel olarak kullanımının düşünülmesinin ise yapının özgün tasarımı ve işlevi düşünüldüğünde kabul edilebilir bir durum olduğunu dile getirdi”

 

Comments are closed.